13 Mayıs 2012 Pazar

Herkesin Gönlünde Bir Kahraman Vardır

Küçük bir çocukken, cami avlusunun bir köşesindeki Kur’an kurslarına katılıyordu. Orta yaşlardaki cami hocasının ağzından çıkan hikayeleri dinlemekten büyük bir keyif alıyor, “ Ne kadar güzel anlatıyor . ” diye düşünüyordu.
Hoca, hikayelerini anlatırken sadece anlatmıyor,adeta yaşıyordu.Yüzünü,gözünü,vücudunu kılıktan kılığa sokuyor,farklı tiplemelerle şekilden şekile bürünüyor,dinleyenleri kendine hayran bırakıyordu.

Küçük çocuk,"Büyüdüğüm zaman bende onun gibi güzel öyküler anlatarak,insanları etkileyeceğim."diyerek,iç geçiriyordu. 
Sadece hikaye anlatmıyordu.Yaşamla ilgili söyledikleri de oluyordu bazen.Yada insanların yaşadıklarından ders çıkaracak örnekler sunuyordu.
Her gün,ama her gün anlatacak bir şeyle mutlaka buluyordu.O,anlatırken de çocuk, yeniden hayallere dalıyor,sanki;o değilde kendisi anlatıyormuş gibisine,onunla birlikte beden hareketlerini yapıyordu.” Hoca,ne güzel ifade ediyor. Her şeyi de bir güzel biliyor. Bende büyüyünce onun gibi bilgili ve sözü dinlenen birisi olacağım . ” diye söylenip duruyordu.
Aradan çok uzun yıllar geçti. Küçük çocuk büyümüş, öğretmen olmuştu. Üstelik çok araştıran ve çok okuyan birisiydi . Öğrencilerine bir konuyu anlatırken, okuduklarından örnekler veriyor, dinleyenlerin anlamasını ve öğrenmesini sağlıyordu. Aynı o cami hocası gibi güzel hikayeler anlatıyor, dinleyenlerin ilgisini çekiyordu.
Ne zaman bir hikaye yada bir olayı anlatsa kişileri canlandırırken, örnek aldığı hocası aklına geliyordu.
Memlekete gittiğinde de mutlaka onu arayıp bulacağına dair kendine sözler veriyor fakat; yıllardır da bir türlü bu isteğini yerine getiremiyordu.

Aradan geçen otuz yılın arkasından, tatil için memleketine gittiği bir gün, nihayet hocasıyla karşılaşma olanağı bulmuştu.Çok heyecanlıydı.Yıllardır,kendisini örnek aldığı insanla karşılaşmak,onu heyecanlandırmıştı.
Hocası onu tanıyamamıştı.Soyunu sülalesini uzun uzun anlattıktan sonra hocası birazda zorlamayla kendisini nihayet hatırlayabilmişti.

Cami avlusunun bir köşesinde bulunan bekleme yerine geçerek,sohbete başladılar. Adam, hala canlı ve heyecanla anlatıyordu. " Öğretmende onu zevkle dinliyordu.Bir ara lafa girerek;
” Hocam, maşallah yaşlanmışsınız ama, hiç değişmemişsiniz. Hikayelerinizi de hala bütün vücut kıvrımlarınızı kullanarak anlatabiliyorsunuz . ” diye methiyeler düzdü.
O konuşmasına devam ederken de içinden, ” Ne güzel böyle bir insanı tanımış olmak, iyi ki karşılaştık .” diye düşünüyor, sohbetten keyif alıyordu.
Zaman ilerledikçe sohbet sohbeti açmış, muhabbette koyulaşmıştı. Bu arada sohbet dönüp dolaşıp, dini konulara geldiğinde öğretmen, “ Hocam, Kur’an da insanoğlunun uzaya araç göndereceği, Ay’ın keşfedileceği ve yüzeyinde insanların araştırmalar yapacağına dair bir ayet varmış. Bu konu ile ilgili olarak, bizi aydınlatır mısınız ? ” diye sordu.
Amacı bilgili ve görgülü bir din adamının ağzından, Kur’anı Kerim’in yorumunu gerçek anlamıyla dinlemek ve kavramaktı.
Hoca kısa bir süre etrafındakileri süzdükten sonra,sesini de kısarak, ” Kur’anda Ay’ın keşfini anlatan bir ayet var. Fakat, siz o Ay’a gittik diyenlere inanmayın. Yalan söylüyorlar. O uzay araçlarını dünya yüzeyinde kimsenin bilmediği bir alana indirip fotoğraflar çektiriyor ,dünyaya yutturuyorlar. ” dediğinde öğretmen; başına kaynar sular döküldüğünü zannetti. Hocanın söylediklerine inanamadı. İnanması bir yana, bütün hayalleri yıkılmıştı. Ülkeler uzayda birbirleri ile kıyasıya yarışırken, böylesi bilgili ve görgülü olarak düşündüğü kahramanının köhne bir düşüncede olması onda hayal kırıklığı yaşatmıştı. İçinden ” Keşke seninle karşılaşmasaydım ve bu sözleri senin ağzından duymasaydım da sen hep benim gönlümdeki kahraman olarak kalsaydın.” diye geçirdi. Az sonra da izin isteyip oradan uzaklaştı.

Ah!..Gençlik
Buralardan Giderken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder