22 Nisan 2013 Pazartesi

Sağlıkta sorunlar

Dilek Özçelik : Çevre Bakanı Hüseyin Bayraktar'dan yardım istemesi ve sonrasında gelişen olaylar sonucunda,kanserli hastaların çaresizliklerinin sözcüsü olmuştur.
Kanserli hastaların tedavileri sırasında gerekli olan ilaçları karşılayamamaları bilinen bir durum olmasına rağmen, gündemde çok fazla yer edinememiştir.

Hükümetin ve hükümet savunucularının belki de en çok övündükleri bir alandı "Sağlık" alanı.

Ne zaman sağlıkla ilgili bir konu açılsa;Hastanelerde yığılmaların önüne geçildiğinden bahsedilerek,başta özel hastaneler olmak üzere tüm sağlık kurumlarının uyumlu olarak,toplumun hizmetinde oldukları anlatılarak neredeyse devrim yapıldığı türünde açıklamalarla ne denli büyük işler başardıklarını övünerek anlatıyorlardı.

Genel görünümde güzel şeyler yapıldığını kimse inkar etmiyor.Ama Türkiye gibi büyük bir imparatorluğun devamı olan bir ülkede de bir orantı vermek gerekirse,bütünü 10 diye düşünürsek,10'da 2 yada 3 puan olması kaçınılmaz bir durumdur ve bu durum büyük bir başarının olduğunu kanıtlamaz.(Yapılması gerekenleri 10 diye düşünürsek,2-3 tanesinin yapılması başarılı olunduğunu kanıtlamaz.)
Haydi başarılı olduğunu düşünsek bile başarılı olunan alanlarda dahi bir çok eksik sayılabilir.
Örnek:
Hastanelerde muayene olma sorununun ortadan kalktığı söyleniyor.
Birincisi,randevular telefonla alınmaktadır.
Randevu alabilmek için gecenin 2-3'üne kadar beklediğimiz anlar oluyor.Şanslıysak randevu alabiliyoruz.Bazen randevu alabilmek için bir kaç gün uykusuz kalmayı göze almak gerekiyor.
Hadi randevuyu aldık.Muayene de olabiliyoruz.Ama tedaviye gelince biraz zor oluyor.Hatta;bazen tedavi olunamıyor.Ya yatak bulunmuyor yada kanserli hastalarda olduğu gibi ilaç bulunamıyor.
MR çekimi için İstanbul'da en erken 6 ay sonraya randevu veriliyor.

Örnekleri çoğaltmak çok kolay.Çünkü, bizzat kendi yaşadıklarımı anlatmaya kalksam en az 30 neden sayabilirim.
Mesela en son yaşadığım olay.Bir üniversite hastanesinin yoğun bakım servisinde,yaşam ünitesine bağlı olarak yatmakta olan anneciğimin durumunun çok kritik olmasının bilinmesine rağmen,ilgili hastaneden rapor alamadım.Sağlık ocaklarından ve devlet hastanesinden de rapor alamadım.En sonunda bir tanıdık aracılığıyla başka bir kurumdan rapor alabildim.
Aldığım bir haftalık raporun süresi bitmeden de annemi kaybettim.

Sağlık sisteminde biriken sorunların gündeme taşınmasını sağlayan Dilek Özçelik,bunun en çarpıcı ispatıdır.
Yine konu ile ilgili olarak 23 Mayıs 2007 tarihinde Milliyetblog sayfasında yayınlanan "Muayene oluyoruz ama tedavi olamıyoruz." başlıklı yazımda belirttiğim sorunların 2013'ün Nisan sonlarında hala devam ettiğini düşünmek,doğrusu beni üzüyor.
Merak edip okumak isteyenler için link:

http://blog.milliyet.com.tr/muayene-ve-tedavi-olamiyoruz/Blog/?BlogNo=41799

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder