21 Temmuz 2013 Pazar

İftarda israf etmeyin!

Sonunda her şeyi hızlı ve israf ederek tüketen bir "Tüketim Toplumu " olduk,vesselam.
Üstüne üstlük,açgözlülük yada gözüdoymazlık egolarımızın da esiri olduk,aynı zamanda.

Ne demek istediğimi,bir arkadaşımın yaşadığı kısa bir öyküyle açıklayayım.


"Şimdiki gibi bir Ramazan ayındaydık.Çalıştığım kurumundaki arkadaşlarla birlikte, üye olduğumuz bir sendikanın açık büfe iftar davetine katılmaya karar verdik.Eşimi ve çocuklarımı da alarak,bu davetin yapıldğı salona gittik.
Salon oldukça büyüktü ve katılımcılarda bir hayli kalabalıktı.
Menü,açık büfe olduğu için herkes sıraya girmiş,ellerindeki tabldot tabağına istediğinden istediği kadar alabiliyordu.
Bizde millete uyduk ve ellerimizde tabldot tabaklarıyla sıraya girdik.Açık büfe menüde yirmiye yakın çeşit vardı.
En canımız çeken yiyeceklerden tabaklarımızı tepeleme doldurduk ve yerimize geçtik.
Keyfimize diyecek yoktu.Çünkü;vakit epeyce yaklaşmıştı.Ama,büfe önündeki kalabalık daha da bir artmıştı.
Önümüzdeki yiyeceklere bakarak,iç geçirirken,zamanın dolmasını beklemeye devam ettik.
Bu sırada,tam karşımızda oturan orta yaşlı bir karı-koca dikkatimi çekmişti.Herkes birbiriyle yarışırcasına yemek alma telaşındayken,bu karı-koca çift,hiç bir şey olmuyormuş gibi, öylece oturuyorlar ve etraftaki insanların telaşlı hallerine bakarak,gülümsüyorlardı.
Önlerinde sadece bir su şişesi ve birer bardaktan başka bir şeyleri yoktu.
Biraz sonra iftar saatinin başladığı duyurusuyla birlikte,herkes yemeğe başladı.Nasıl olduysa,açık büfe menüsünün önündeki kalabalık,bir kaç kişinin dışında aniden yok olmuştu.
Bir yandan yemeğimi yerken,bir yandan da  "Bakalım ne yapacaklar?düşüncesiyle onları gözlemlemeye başlamıştım.
Herkes,yemeğe başladıktan sonra karı-koca çift yerlerinden kalktılar ve yavaş adımlarla büfeye yanaştılar.Az sonra da  tabaklarında beşer-altışar çeşitten oluşan menüyle geri gelerek,yerlerine oturdular.

Biz dahil salonda bulunan herkes,neredeyse daha onuncu dakika bile dolmadan,tabaklarımıza aldığımız yiyeceklerin yarısını bile yiyemeden tıkanıp kalmıştık.Karı-koca çift ise önlerindeki yiyecekleri yavaş-yavaş yedikten sonra tekrar büfeye yanaştılar.
Bu defa,ilk aldıkları yiyeceklerin dışında daha çok meyve ağırlıklı ve tadımlık diyebileceğimiz bir çeşitle geri döndüler ve onları da acele etmeden afiyetle yediler.
Salonda bulunan ve bizimde içinde bulunduğumuz büyük bir kesim,aldıkları ve yarısını ancak yiyebildikleri yiyecek tabaklarıyla otururken,salon görevlileri tabldotlardaki kalan yiyecekleri çöp torbalarına boşaltarak, masaları temizlemeye başladılar.
Bizim örnek çiftin önünden ise sadece boş tabakları aldılar.
Bir hırsla alınan onca yiyecek,çöp olmuştu.Biz ise aç gözlülüğümüzle çöpe gidenlerin farkında bile değildik.
Ne acı değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder