24 Eylül 2012 Pazartesi

Adamına Göre Davetiye

70'li yılların ortalarına kadar Anadolu'da yapılan düğünlerde,düğün sahibi eşi-dostu düğüne davet ederken,yakınlık derecesine göre davetiye dağıtırdı.
Bu davetiyeler,şimdiki gibi matbaadan çıkma allı-pullu kartlardan biraz farklıydı.
Örneğin,en yakın akrabaların bayanlarına elbiselik kumaş,erkeklerine de gömlek gönderilirdi.İkinci dereceden yakın olanlara da(komşu,aile yakını) havlu,yazma,şifon(başörtüsü)gibi eşyalar verilirdi.

3.derece olanlar ise köy yada kasabanın tanıdık ahalisinden oluşan kesimiydi.Onlara da kokulu el mendili(arka ceplerde taşınanlardan) yada matbaada basılan kart davetiyelerden dağıtılırdı.
Bütün bu davetiyelerinde genel bir adı vardı."Oku" diye tabir edilen bu davetiyeler,önem derecesine göre 1. ve 2. sırada olanlara,gelin ve damat adayı tarafından dağıtılır,3. derece olan  kısım ise,o mahalli(yer)tanıyan kimselere pay edilirdi.

İşte,size Anadolu'da yaşanmış gerçek bir "oku"dağıtma hikayesi

Kasabanın "Ağa" diye anılan zengin Toprakağası,oğlunu evlendiriyordu.Gerekli hazırlıklar yapılmış,düğüne başlanacaktı.Geriye sadece,eşe-dosta haber vermek için hazırlanan "Okuların" dağıtılması kalmıştı.
Anlı şanlı Ağa Düğünü olduğu için etraftaki köylerin her birine oku dağıtıcılar gönderilmişti.Geriye sadece yürüme yolla üç saat ilerideki köy kalmıştı.Fakat,o köye gidecek,köyü bilen Aylak İsmail'den başka kimse kalmamıştı.Diğer köylere giden dağıtıcılarda henüz dönmediği için,iş mecburen Aylak İsmail'in başına patladı.
Aylak İsmail,fazlaca iş-güç sevmeyen,kasabanın en tembel adamıdır.Bir işe sap olmadığı için evlenip yuva filanda kuramamıştı.Yani,çoluk-çocuğu yoktu.Geçimini de ondan bundan istenerek sağlıyordu.Ama,çok akıllıydı.Değme adamların yapamadığı matematik sorularını o yapar,Mebustaki milletvekillerinin adlarını ezbere bilirdi.
Ağa,"Ula Aylak!...Senden başka adam kalmadı.Biliyoruz,tembel bir adamsın ama,geriye sadece Adısaklı köyünün davetiyeleri kaldı.Onları da sen götür,dağıt.Şu parayı da al,harçlık edersin."dedi.
Aylak İsmail,Ağa'nın verdiği yüklü harçlık nedeniyle,davetiyeleri götürmeye razı oldu.
Ertesi günü köye vardığında,köy kahvehanesinde ve meydanda üç beş kişiden başka kimseyi görememişti.İş-güç zamanı olduğu için insanlar ovadaydı.
Akşama kadar oflaya puflaya zaman geçirdi.İkindiden sonra köylüler ağır ağır dönmeye başladılar.Ama Aylak İsmail,oturduğu yerden kalkmıyor,davetiyeleri dağıtmıyordu.
Akşam ezanı okunacağına yakın camiye gitti.Müezzinden önce merdivenleri tırmanarak,minarenin şerefiyesine çıktı.Avazı çıktığı kadar,"Köylüler!..Köylüler!.." diye bağırdı.
Tabii köy halkı merak ederek,caminin avlusuna doluştular.Yeterli sayıda insanın toplandığına kanaat eden Aylak İsmail,
- Torpilli Kasabasının Ağası oğlunu everiyor.Bu köyün bütün ahalisini düğüne davet ediyor.Aha!...bunlarda okularınız!...
dedikten sonra sarılı paketten çıkardığı onlarca mendilleri fırlatıyor.Köy halkı,mendilleri toplarken Aylak İsmail'de minareden aşağıya iniyor.
Köyün yaşlılarından Zıpırt dede,"Ay oğul,Ağaya selam söyle.Düğününe bizi de davet ettiği için çok memnun olduk.Fakat,davetiyeleri neden seninle gönderdi.Koca kasabada adam mı kalmamıştı da bula bula senin gibi bir yarım akıllıyı bize göndermiş.Nerede görülmüş böyle "Oku" dağıtıldığı.Kasabaya vardığında bu sözlerimi de Ağaya ilet." diye serzenişte bulundu.
Aylak İsmail;
-Ağa baba.Kasabanın bütün akıllı adamları başka köylerdeki adamlara davetiye götürdüler.Başka adam bulamadıkları için de buraya beni gönderdi.
diye yanıtladı.





                               

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder